Dünyadan Haberler

SpaceX'in dev uzay penceresi Cupola yeniden yörüngede

İlk olarak 2021'deki Inspiration4 göreviyle tanıtılan kubbe şeklindeki pencere, Fram2 misyonu kapsamında Crew Dragon kapsülüyle yeniden uzaya taşındı.

Bu görev, dört özel astronotu kutup yörüngesine çıkararak tarihi bir yolculuğa ev sahipliği yapıyor.

Dünyanın en büyük uzay penceresi

Yaklaşık 2.000 inç kare büyüklüğündeki Cupola, uzaya gönderilmiş en büyük tek parça pencere olma özelliğini taşıyor. Dünya'nın panoramik manzarasının yanı sıra yıldızlar ve Güneş'in doğuş-batış anlarını gözlemleme imkânı sunuyor.

Ancak bu tasarım nedeniyle Crew Dragon kapsülü, Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) kenetlenemiyor.

Bu yüzden Fram2 gibi görevler, özel astronotlar için serbest uçuş deneyimlerine odaklanıyor.

SpaceX'in ileri mühendisliğiyle tasarlandı

Fram2 görevinin ardından SpaceX, Cupola'nın mühendislik detaylarını kamuoyuyla paylaştı. SpaceX mühendisi Ben Kolodner, kubbenin sadece bir pencere olmadığını, Crew Dragon kapsülünün önemli bir parçası olduğunu vurguladı.

Astronotlar, akrilik ve polikarbonattan üretilen özel kaplamalı bu pencere sayesinde sıcaklık değişimlerinden etkilenmeden Dünya'yı izleyebiliyor.

Ayrıca dış katmanı, mikrometeorit gibi uzay çöplerine karşı koruma sağlarken, orta katmanı basınç dengesi için bir bariyer görevi görüyor. İç katman ise kapsül içindeki olası çarpma risklerine karşı ek güvenlik sağlıyor.

Öte yandan, SpaceX’in Teksas'taki uzay çalışmalarına yönelik yeni yasal düzenlemeler gündemde.

Eyalette önerilen yeni yasalar, şirketin uzay aracı fırlatma günlerinde sahil şeritleri ve yolların kapanmasına karar verme yetkisini genişletmeyi öngörüyor.

Buna göre, hafta içi yapılacak fırlatmalarda bölgedeki işletmelerin ve kamu kuruluşlarının, alınan kapatma kararlarına uyması gerekecek.

ChatGPT'ye görsel üretimi desteği: Bir saatte bir milyon kullanıcıya ulaştı

OpenAI CEO'su Sam Altman, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada, bu tarihi gelişmeyi kamuoyuyla paylaştı. Altman, "ChatGPT'yi ilk kez piyasaya sürdüğümüzde bir milyon kullanıcıya beş günde ulaşmıştık. Bu kez yalnızca bir saat içinde bu rakama ulaştık" ifadelerini kullandı.

Altman, yeni özelliklerin büyük bir ilgi gördüğünü ve ekibin bu yoğun taleple başa çıkmak için aralıksız çalıştığını belirtti. OpenAI çalışanlarının, sunucuların aşırı yüklenmemesi için yoğun çaba sarf ettiğini ifade etti.

Yapay zeka ile görsel üretim ilgiyi artırdı

ChatGPT'ye entegre edilen en yeni özelliklerden biri, doğrudan yapay zeka destekli görsel üretim aracı oldu. Kullanıcılar artık metin tabanlı komutlarla ChatGPT üzerinden doğrudan görüntüler oluşturabiliyor. Önceden yalnızca DALL-E platformunda mevcut olan bu özellik, artık ChatGPT'nin içinde de kullanılabiliyor.

Yeni özelliğin büyük ilgi görmesi nedeniyle OpenAI, hizmetin aşırı kullanımını önlemek amacıyla belirli sınırlamalar getirdi. Altman, "Talep o kadar büyük ki, sistemlerimizin aşırı ısınmasına ve bileşenlerin erimesine neden oldu" açıklamasında bulundu.

GPT-4.5 güncellemesi de yolda

OpenAI, yeni görsel üretim özelliğinin yanı sıra, yapay zeka modelini de geliştirmeye devam ediyor. Şirket, yakında GPT-4.5 güncellemesini sunmayı planlıyor. Yeni modelin, duygusal zeka ve konu derinliği açısından daha gelişmiş bir deneyim sunacağı belirtiliyor.

Son gelişmeler, OpenAI’nin yapay zeka teknolojileri alanındaki lider konumunu güçlendirdiğini gösterirken, şirketin gelecekte daha yenilikçi hizmetler sunmaya devam edeceği öngörülüyor.

Mısır'ın kumları altında 3 bin 600 yıllık gizemli savaşçı kral mezarlığı bulundu

Kazı ekibinin liderlerinden Josef Wegner, "Yeni bir firavunun mezarını bulmak oldukça nadir bir olay" diyerek bu keşiflerin çok az yapıldığına dikkat çekti.

Araştırmacılar, mezar duvarındaki yazıtların tahrip edilmiş olması nedeniyle firavunun kimliğini henüz belirleyemediklerini belirtiyor. Ancak bu buluşun, Mısır tarihinin M.Ö. 1640 ile 1540 yılları arasında yaşanan ve savaşçı firavunların ülke için müadele ettiği bir döneme ışık tutabileceği ifade ediliyor.

Eski Mısır'ın bilinmeyen hanedanı

Mezar, Mısır'ın en eski şehirlerinden biri olan Abydos'un bir parçası. Arkeologlar buranın, Mısır'ın İkinci Geçiş Dönemi'nde varlık gösteren ve savaşan hanedanlardan biri olan Abydos Hanedanı'na ait olduğuna inanıyor. Wegner, "Bu, tam anlamıyla gizemli bir hanedan" ifadelerini kullandı.

Bu keşifle birlikte, Wegner'in Abydos bölgesinde ortaya çıkardığı dokuzuncu firavun mezarı oldu. Daha önce 2014 yılında yapılan kazılarda Seneb Kay adında bir firavunun kalıntıları bulunmuştu. Yapılan incelemelerde, Seneb Kay'ın savaşta yaşanan bir çatışma sırasında hayatını kaybettiği ortaya çıkmıştı.

Kimlik arayışı sürüyor

Yeni bulunan mezarda duvarlar, diğer Abydos firavunlarının mezarları gibi hiyeroglifler ve resimlerle süslenmişti. Ancak mezar soyguncularının, firavunun adını içeren yazıtlara zarar verdiği belirlendi.

Arkeologlar, firavunun kimliğini ortaya çıkarmak için mezarın çevresinde kazı çalışmalarına devam ediyor. Ekibin en büyük umudu ise firavunun mumyalanmış organlarının saklandığı kanopik kavanozların bulunması.

Wegner, "Eğer bu kavanozlardan birinin üzerinde firavunun adının yazılı olduğunu bulabilirsek, kimliğini kesin olarak tespit edebiliriz" dedi.

Ekip, kazılara bu yaz aylarında devam etmeyi planlıyor. Bilim insanları, Anubis Dağı bölgesinin bir zamanlar firavunların gömüldüğü bir kraliyet mezarlığı olarak kullanıldığını ve yeni keşiflerin bölge tarihine dair önemli bilgiler sağlayabileceğini belirtiyor.

NASA'nın Güneş sondası, rekor yakın geçişini tekrarladı

Bu mesafe, insan yapımı bir nesnenin Güneş'e şimdiye kadar ulaştığı en yakın nokta olarak kayıtlara geçti. Sonda, bu esnada saatte yaklaşık 192 kilometre hızla hareket ederek insan yapımı bir cismin ulaştığı en yüksek hıza erişti.

Her iki rekor da ilk olarak 24 Aralık 2024'te Parker tarafından kırılmıştı. 22 Mart 2025'te bu başarı tekrar edildi ve sonda, Güneş'in yaklaşık 8,3 milyon kilometreye kadar uzanan atmosferine bir kez daha giriş yaptı.

Aşırı sıcaklığa dayanıklı teknoloji

Parker'ın bu cesur görevi başarıyla tamamlamasını sağlayan en önemli unsur, aşırı sıcaklıklara dayanıklı özel ısı kalkanı oldu. Güneş atmosferi, yüzeyinden milyonlarca derece daha sıcak olduğu için sondanın bu sıcaklıklara direnç gösterebilmesi büyük bir mühendislik başarısı olarak değerlendiriliyor.

NASA'nın yaptığı açıklamada, "Uzay aracı, 25 Mart Salı günü Johns Hopkins Uygulamalı Fizik Laboratuvarı'ndaki görev kontrol merkeziyle iletişime geçti. Gönderilen sinyaller, sondanın sağlığının iyi olduğunu ve sistemlerinin normal şekilde çalıştığını gösterdi" denildi.

Güneş atmosferini anlamak için kritik görev

2018 yılında fırlatılan Parker Güneş Sondası, Güneş'in atmosferini, parçacık akışlarını ve manyetik alanlarını incelemek için gittikçe daha yakın yörüngelerden geçerek kritik veriler topluyor.

22 Mart'taki yakın geçiş, sondanın gerçekleştirdiği 23. yakın geçiş oldu. 6,1 milyon kilometrelik mesafede beş kez geçiş yapması planlanan sondanın üçüncü yakın geçişi 19 Haziran'da gerçekleşecek. Eğer sistemleri çalışmaya devam ederse, Parker 15 Eylül ve 12 Aralık'ta iki geçiş daha gerçekleştirecek.

Ancak bilim insanları, Parker'ın görev süresinin bu tarihlerden sonra fazla uzamayabileceğini belirtiyor.

Parker'ın geleceği

Parker Güneş Sondası'nın baş araştırmacısı Justin Kasper, "Bir gün yakıtımız tükenecek ve Güneş'in radyasyon basıncı nedeniyle yörüngemizi koruyamayacağız. O noktada sonda, Güneş tarafından çekilerek arka yüzeyi saniyeler içinde yanacak" dedi.

Ancak Kasper, "Karbon ısı kalkanı ve bazı parçalar aşırı sıcaklığa dayanabilecek. Geriye erimiş bir kütle kalacak ve bu kütle yaklaşık bir milyar yıl boyunca Güneş'in çevresinde dönecek" ifadelerini kullandı.

Parker'ın gelecekte nasıl bir yol izleyeceği ise bilim insanları tarafından yakından takip edilecek.

Dünya rekor sıcaklıkları yaşıyor: Durum daha da kötüleşecek

2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmayı 1,5 santigrat derece ile sınırlamayı amaçlıyordu.

Ancak 2024 yılında dünya ortalama sıcaklığı şimdiden 1,6 santigrat dereceye ulaştı. Bilim insanları, yüzyılın sonuna kadar bu artışın 3,1 santigrat dereceyi bulabileceğini öngörüyor.

Donald Trump, ikinci kez ABD’yi Paris Anlaşması’ndan çekerken, petrol ve gaz üretimini artırmak için fosil yakıt projelerine destek veriyor. Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei ise iklim değişikliğini “sosyalist bir yalan” olarak nitelendiriyor.

Birleşmiş Milletler’e göre, ülkelerin yüzde 95’i 2035’e yönelik yeni iklim hedeflerini belirleme konusunda belirlenen süreyi kaçırdı.

ABD iklim yardımlarını kesiyor

ABD, Biden döneminde BM çatısı altındaki Yeşil İklim Fonu’na 1 milyar dolar katkıda bulunmuştu. Ancak Trump yönetimi bu fon için verilen 4 milyar dolarlık taahhütten geri adım attı.

ABD yardımlarının kesilmesi, dünyanın dört bir yanındaki çevre projelerini olumsuz etkiliyor. Kolombiya’da Amazon ormanlarını korumaya yönelik 70 milyon dolarlık bir proje iptal edilirken, Endonezya’daki Borneo Orangutan Koruma Vakfı da 50 bin dolarlık desteğini kaybetti. Kenya ve Endonezya’daki nesli tükenme tehlikesi altındaki hayvanları koruma projeleri de risk altında.

ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) bütçesinde büyük kesintilere gidilirken, en az 880 çalışanın işten çıkarılması planlanıyor.

2024: İklim felaketleriyle dolu bir yıl

2024 yılında Batı Afrika ve Güney Asya’daki seller binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Güney Amerika’da yaygın kuraklık yaşanırken, dünya genelinde 41 gün boyunca tehlikeli seviyede sıcak hava kaydedildi.

Sudan’da şiddetli bir sıcak dalgası nedeniyle öğrenciler bayılınca okullar iki hafta süreyle kapatıldı. Amazon Havzası’nda şidetli kuraklık nedeniyle bölgede kayıtlara geçen en düşük su seviyeleri görüldü.

BM verilerine göre, Afrika'da 2023 yılından bu yana 159 aşırı hava olayı yaşandı ve bu olaylar 28 binden fazla ölümle sonuçlandı.

İklim göçmenleri artıyor

2023 yılında doğal afetler nedeniyle 26,4 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu sayı, savaş ve şiddet nedeniyle yerinden edilen insan sayısından daha fazla. Doğal afetler nedeniyle göç edenlerin büyük bölümü Sahra Altı Afrika ve Doğu Asya Pasifik bölgelerinde yoğunlaşıyor.

Somali’de 2023 yılında kuraklık ve sellerin ardı ardına gelmesi nedeniyle 2 milyondan fazla insan yerinden edildi. Kenya ve Etiyopya’da da benzer şekilde 1,2 milyon insan göç etmek zorunda kaldı.

Gezegenin geleceği ne olacak?

2025’in ilk aylarında dahi şiddetli iklim olayları yüzlerce milyar dolarlık zararın ortaya çıkmasına neden oldu. Kaliforniya’da çıkan yangınlar, iklim değişikliğini inceleyen uzmanlar tarafından, “oldukça sık rastlanan ve şiddetli hale gelen bir felaket” olarak tanımlandı.

2050 projeksiyonlarına göre, doğu Brezilya’da yağış miktarı 287 milimetre azalacakken, Grönland'da 369 milimetre artacak.

Birleşmiş Milletler, 2050’ye kadar net sıfır karbon emisyonu hedeflerine ulaşmak için ülkelerin çok daha hızlı harekete geçmesi gerektiğini vurguluyor.

Uzmanlara göre, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik yüksek emisyonlu G20 ülkelerinin liderlik etmesi gerekiyor. Aksi halde, iklim krizinin etkileri daha da yíkıcı hale gelebilir.

Trump'ın göçmen çocuklara yönelik fon kesintisi planına geçici durdurma kararı

California eyaletindeki San Francisco Bölge Mahkemesi Yargıcı Araceli Martinez-Olguin, Trump yönetiminin ebeveynleri olmadan ABD'ye gelen yaklaşık 26 bin göçmen çocuğu etkileyen uygulamasına ilişkin davada kararını açıkladı.

Karar kapsamında, söz konusu uygulamanın davanın devam ettiği bu süreçte geçici olarak durdurulmasına hükmeden yargıç, "Refakatsiz çocukların hukuki temsili için devam eden finansman, göçmenlik sisteminde etkinlik ve adaleti teşvik etmektedir." ifadesini kullandı.

Yarın yürürlüğe girecek bu karar, 16 Nisan'a kadar geçerli olacak.

Trump yönetimi, ülkeye tek başına gelen ve ebeveyni olmayan göçmen çocukların göç mahkemelerinde temsil edilmesi için ayrılan fonların kesildiğini duyurmuştu.

Bunun üzerine 11 hukuk grubu, "hükümetin insan kaçakçılığı karşıtı yasa kapsamında savunmasız çocuklara hukuki danışmanlık sağlama yükümlülüğü olduğunu" savunarak, Trump yönetimine dava açmıştı.

ABD'de Mültecileri Yeniden Yerleştirme Ofisi (ORR), ebeveyni veya refakatçisi olmayan çocukların göç mahkemelerinde temsil edilebilmesi için kar amacı gütmeyen kuruluşlara her yıl binlerce dolar fon sağlıyor.

Trump'ın göçmen karşıtı kararları

Göreve başladığı gün imzaladığı başkanlık kararnamesiyle eski ABD Başkanı Joe Biden döneminde getirilen "çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık" uygulamalarını kaldırma kararı alan ABD Başkanı Donald Trump, daha sonra yasal yollarla göç etme imkanı tanıyan "CBP One" adlı uygulamanın da kaldırıldığını duyurmuştu.

Başkan Trump, ülkeye düzensiz giren "suçlu göçmenlerin" gözetim altında tutulması için Guantanamo Körfezi'nde 30 bin kişinin kalacağı tesisin hazırlanması talimatını vermiş, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ise tesisin "göçmenler için mükemmel bir alan olduğunu" savunmuştu.

Trump yönetimini protesto eden senatör 25 saat kürsüden inmedi

ABD Senatosu Genel Kurulunda yerel saatle pazartesi 19.00'da başladığı konuşmasını 25 saat 4 dakika sonra tamamlayan Demokrat Senatör Booker, ülkede gündem oldu.

ABD medyasının da canlı yayınladığı konuşmasında uzun uzun Trump yönetiminin bütçe kesintilerini, federal yönetimdeki işten çıkarmaları, Hükümet Verimliliği Departmanı (DOGE) yönetimindeki bütçe daraltma operasyonlarını eleştiren Booker, bir rekora imza attı.

Konuşmasının başında, "Fiziksel olarak gücüm yettiği sürece Birleşik Devletler Senatosunun normal işlerini aksatmak niyetiyle ayağa kalkıyorum. Bu gece ayağa kalkıyorum çünkü ülkemizin bir kriz içinde olduğuna inanıyorum." diyen Booker, gece boyunca sürdürdüğü konuşmasına salı akşam saatlerine kadar devam etti.

Booker, Sosyal Güvenlik, Medicaid ve göçmenlik de dahil olmak üzere ülke gündemindeki temel konuların tamamına temas eden açıklamalar yaptı.

Herhangi bir yasa çalışmasını engellemediği veya bir yasağı ihlal etmediği için konuşmasının önünde herhangi bir engel bulunmayan Booker, Senato Genel Kurulu ara vermeyip dağılmasın diye kürsüden hiç ayrılmadı.

25 saat 4 dakika süren konuşması "Senato tarihinin en uzun konuşması" olarak kayıtlara geçerken, Booker, amacının Trump'ın "yanlış politikalarına" dikkati çekmek olduğunu belirtti.

ABD Senatosunda bugüne kadarki en uzun konuşma, 2003 yılında ölen Senatör Strom Thurmond'un, 1957 yılında Medeni Haklar Yasasına karşı çıkmak için 24 saat 18 dakikalık konuşması olarak kayıtlara geçmişti.

Çin, Tayvan Boğazı'nda askeri tatbikata başladı

Çin Halk Kurtuluş Ordusunun (ÇHKO) Tayvan'ın bulunduğu bölgeden sorumlu Doğu Cephesi Komutanlığı Sözcüsü Albay Şı Yi, "Boğaz Tufanı 2025/A" adı verilen tatbikatın Tayvan Boğazı'nın orta ve güney bölgelerinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Sözcü Şı, tatbikatın, "tanımlama ve doğrulama, uyarı ve püskürtme, müdahale ve alıkoymaya" odaklandığını ve birliklerin bölge düzenleme ve denetim, blokaj ve kontrol ve kilit hedeflere atışlarda ortak operasyon kabiliyetini test etmeyi amaçladığını vurguladı.

Bu arada, Çin ordusunun dün başlattığı, Ada çevresini kuşatan askeri tatbikat ve sahil güvenlik devriyesi de devam ediyor.

Çin ordusu, dün, Tayvan Adası'nın çevresini kuşatan kapsamlı askeri tatbikata başladığını duyurmuştu. Kara, deniz, hava ve roket kuvvetlerinin katıldığı tatbikatın, "deniz-hava muharebe hazırlığı devriyeleri, kapsamlı üstünlüğün ele geçirilmesi, deniz ve kara hedeflerine saldırılar, kilit bölgeler ve deniz yollarının blokajına" odaklanacağı kaydedilmişti.

Çin Sahil Güvenliği de askeri tatbikat ile eş zamanlı olarak Tayvan çevresinde "kanun koruma devriyesi" yürüttüğünü duyurmuştu. Sahil güvenlik gemilerinin, bölgede izinsiz seyreden gemilere teftiş, müdahale, el koyma ve tutuklama eğitimleri yaptığı bildirilmişti.

Ada çevresinde 76 hava aracı ve 19 gemi görüldü

Tayvan Savunma Bakanlığı, X hesabından yaptığı açıklamada, dün akşamdan bu sabah saatlerine kadar Tayvan Adası'nın çevresinde Çin'e ait 76 askeri hava aracı ve 19 geminin görüldüğünü bildirdi.

Açıklamada, hava araçlarından 37'sinin, Tayvan Boğazı'nda tarafların etki alanlarını ayırdığı kabul edilen orta çizgiyi geçtiği ve Tayvan’ın "Hava Savunma Tanımlama Bölgesi (ADIZ)" ilan ettiği sahanın kuzey, orta, güneybatı ve doğu bölümlerinde uçtuğu belirtildi.

Ada çevresinde ayrıca Çin donanmasına ait 15 savaş gemisi ile Çin sahil güvenliğine ait olduğu tahmin edilen 4 "resmi geminin" de tespit edildiği aktarılan açıklamada, Tayvan ordusunun durumu izlediği ve yanıt verdiği kaydedildi.

Çin ordusu, 2022'de dönemin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan'ı ziyaretinin ardından, 2023'te dönemin Tayvan lideri Tsai Ing-wen'in ABD'ye yaptığı ziyaretlerin sonrasında ve 2024'te Tayvan'ın yeni lideri Lai Ching-te'nin göreve başladığı mayısta ve ilk "Ulusal Gün" konuşmasını yaptığı ekimde Ada'yı kuşatan kapsamlı askeri tatbikatlar düzenlemişti.

Söz konusu tatbikatlara "Müşterek Kılıç" adı verilmişti.

Çin-Tayvan anlaşmazlığı

Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Çan Kay-şek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Koumintag) güçleri ile Mao Zıdong önderliğindeki Çin Komünist Partisi (ÇKP) güçleri arasında yaşanan iç savaşta galip gelen komünistler, 1 Ekim 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmişti.

İç savaşı kaybeden Koumintag üyeleri ise Tayvan'a yerleşip 1912'de kurulan "Çin Cumhuriyeti" iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek, burada geçici hükümet kurmuştu.

Çin Halk Cumhuriyeti'nin kendi topraklarının parçası olduğunu savunduğu Tayvan, 1949'dan bu yana fiili bağımsızlığa sahip bulunuyor. Çin ana karası ile Tayvan arasındaki ayrılık hala sürüyor.

Son yıllarda Tayvan üzerindeki askeri baskıyı artıran Pekin yönetimi, Ada'nın ana kara ile yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanımını dışlamayacağını vurguluyor.

Tayvan Boğazı'nı da kara suları olarak gören Çin, başka ülkelerin bölgedeki askeri varlığına karşı çıkıyor. Yabancı donanmaların bölgedeki seyir ve keşif faaliyetleri, ülkeler arasında gerginliğe sebep oluyor.

Araştırma: Uyku öncesi yatakta ekran karşısında zaman geçirmek uyku kalitesini olumsuz etkiliyor

Norveç'te yapılan ve 18-28 yaş grubunda 45 bin 200'ü aşkın öğrenciyi kapsayan araştırmada, uyku öncesi yatakta ekran karşısında geçirilen zaman ile uyku düzeni arasındaki bağlantı sorgulandı.

Katılımcılardan, yatağa girdikten sonra film izleme, sosyal medya kullanımı, internette gezinme ve oyun oynama dahil ekran başındaki aktiviteleri belirlemeleri istendi.

Araştırma sonucunda, uyku öncesi yatakta ekrana bakarak zaman geçirenlerin, uykusuzluk ve uyku kaybı yaşama olasılığının daha yüksek olduğu belirlendi.

Yatakta ve ekran başında geçirilen her bir saatlik sürenin "uykusuzluk riskini yüzde 59 artırmayla ve 24 dakika daha az uykuyla bağlantılı" olduğu tespit edildi.

Norveç Halk Sağlığı Enstitüsünden Dr. Gunnhild Johnsen Hjetland liderliğinde yapılan araştırmanın detayları, dün "Frontiers" uluslararası bilim dergisinde yayımlandı.

"Uykunuzun kalitesini çalıyor"

"ResMed UK" kuruluşundan uyku klinisyeni Joshua Piper, BBC'ye yaptığı açıklamada, araştırmanın, elektronik cihaz kullanımının "uykuyu olumsuz etkilediğine dair değerli, artan kanıtlar" sağladığını belirtti.

Piper, "(Cihaz kullanımı) Hem fırsatı hem de uykunuzun kalitesini çalıyor, bu yüzden bazıları uykuya dalmakta zorluk çekerken, diğerleri uykuda kalmakta zorluk çekiyor." ifadesini kullandı.

Gazze'deki hükümet: İsrail, Gazze'de açlık krizini derinleştirdi

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinden yapılan açıklamada, "İsrail işgal güçleri, Gazze'deki 2,4 milyon Filistinliye yönelik yeni bir suç işledi. 1 ay boyunca un, insani yardımlar ve yakıtın girişini engelleyerek, tüm fırınların tamamen kapanmasına ve açlık krizinin derinleşmesine yol açtı. Bu durum, sivil halkın hayatını ciddi tehdit ediyor" ifadesi kullanıldı.

İsrail ve ABD yönetiminin "bu korkunç suçtan tamamen sorumlu" tutulduğu belirtilen açıklamada, uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler'e (BM), bu suçları durdurmak için acil müdahale edilmesi çağrısında bulunuldu.

BM tarafından desteklenen tüm fırınların çalışması durdu

Gazze Şeridi'ndeki Fırın Sahipleri Derneği Başkanı Abdunnasır el-Acrami, AA muhabirine, "BM Gıda Programı tarafından desteklenen tüm fırınların, İsrail'in sınırları kapatması nedeniyle un, şeker, tuz, maya ve motorin gibi malzemelerin tükenmesi sonucu çalışmaları durdu." dedi.

Acrami, söz konusu durumun devam etmesi halinde yüzbinlerce Gazzelinin büyük bir insani krizle karşı karşıya kalacağını vurguladı.

İsrail, 2 Mart'ta Gazze'ye insani yardım, acil yardım ve tıbbi malzeme girişini engellemişti. Bu durum, yerel hükümet ve insan hakları raporlarına göre, insani koşulların daha da kötüleşmesine neden oldu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 30 Mart'ta yaptığı açıklamada, Gazze'ye saldırıları daha da yoğunlaştıracaklarını, ABD Başkanı Donald Trump'ın Filistinlileri zorla göç ettirme planını hayata geçireceklerini duyurmuştu.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.

İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 1042'den fazla Filistinli hayatını kaybetti, 2 bin 542'den fazla kişi yaralandı.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 50 bin 399'a, yaralıların sayısı ise 114 bin 583'e yükseldi.

İsrail, tüm ABD ürünlerine gümrük vergisini kaldıracağını duyurdu

İsrail Başbakanlık Ofisi, Maliye Bakanlığı ve Ekonomi ve Sanayi Bakanlığından yapılan ortak açıklamaya göre, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümet, ABD'den gelen ürünlere uygulanan tüm gümrük vergilerini iptal etme kararı aldı.

Açıklamada, ABD ile 1985'te imzalanan serbest ticaret anlaşmasıyla İsrail'in söz konusu ülkeden ithal edilen malların büyük bir bölümüne (yaklaşık yüzde 99) halihazırda gümrük vergisi uygulanmadığı da hatırlatıldı.

ABD'den ithal edilen ürünlere ilişkin vergi muafiyetinin öncelikle gıda ve tarım kategorilerindeki sınırlı sayıda ürünle başlayacağı ve daha sonra tüm ürünlerde uygulanacağı belirtilen açıklamada, gıda ve tarım ürünlerinde gümrük vergisinin kaldırılmasının İsrail halkının yaşam maliyetini düşüreceği öne sürüldü.

İsrail'in ABD'ye emtia ihracatının 2024 yılında 17,3 milyar dolar, hizmet ihracatının ise 16,7 milyar dolar olduğu kaydedildi.

ABD mallarına gümrük vergisinin kaldırılması kararı hakkında değerlendirmede bulunan Başbakan Netanyahu, "Amerikan mallarına uygulanan gümrük vergilerinin iptali, başında bulunduğum hükümetlerin on yıldır piyasayı rekabete açma, ekonomiye çeşitlilik getirme ve yaşam maliyetini düşürme politikasında attığı ek bir adımdır. Piyasaya ve İsrail vatandaşlarına sağladığı ekonomik avantajlara ek olarak, mevcut çaba İsrail ile ABD arasındaki ittifakı ve bağları daha da güçlendirmemize olanak tanıyacaktır." ifadelerini kullandı.

Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise "Gümrük vergisi muafiyeti İsrail devleti için iyi olacak. Hükümetin yaşam maliyetiyle mücadele politikasıyla uyumlu. Hatta gıda sektöründe rekabeti artıracaktır." dedi.

İsrail'in bu adımının, ABD'nin karşılıklı gümrük tarifesi uygulama kararının yürürlüğe girmesinin hemen öncesinde gelmesi dikkati çekti.

İsrailli Bakan, Gazze'de bir ambulansa saldırarak sağlık görevlilerinin öldürülmesini savundu

Saar, bölgesel gelişmeleri değerlendirmek üzere uluslararası medya mensuplarının katıldığı basın toplantısı düzenledi.

İsrail ordusunun, Refah'taki yaralılara müdahale etmek için bölgeye giden ambulansa uluslararası hukuku ihlal ederek ateş açmasına ilişkin Saar, "İsrail ordusu, rastgele bir ambulansa saldırmadı. Geçen pazar günü, ikaz ve acil durum farları olmadan İsrail ordu birliklerine doğru şüpheli bir şekilde ilerleyen birkaç koordinasyonsuz araç tespit edildi." dedi.

Bakan Saar, Gazze'de biri 7 Ekim saldırılarına katılan Hamas mensubu olmak üzere 9 Hamas ve İslami Cihad mensubunun öldürüldüğünü de öne sürdü.

Saar, Trump'ın Gazzelileri sürgün planının hala masada olduğunu söyledi

Saar, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinden Filistinlilerin sürgün edilmesine ilişkin soruya ise "İsrail ordusunun sivilleri korumak için tahliye emri yayınladığını ve bunun uluslararası hukuka uygun olduğu" yanıtını verdi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze’deki Filistinlileri topyekün sürgün etme planının ise hala masada olduğunu söyleyen Saar, bunun gerçekleştirilmesi için oluşturulan komite konusunda çalışmalara devam ettiklerini aktardı.

Öte yandan, Saar ateşkese rağmen Lübnan’a saldırılarına devam eden İsrail ordusunun bu sabah Beyrut’u bir kez daha hedef aldığını belirterek saldırıda bir Hizbullah mensubunun öldürüldüğünü ileri sürdü.

İsrail ordusu, Refah’ta ambulansa ateş açtığını itiraf etmişti

Filistin Kızılayından 23 Mart'ta yapılan açıklamada, Refah'taki saldırıda yaralananları kurtarmak için bölgeye gönderilen 4 ambulansın ve içindeki ekiplerin, İsrail ordusu tarafından kuşatma altına alındığı ve bazı sağlık görevlilerinin saldırıda yaralandığı bildirilmişti.

Gazze'deki Sivil Savunma Birimi de aynı gün Filistin Kızılayı bünyesindeki sağlık görevlilerini kurtarmak için yola çıkan ekipleriyle bağlantıyı kaybetmişti.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada Refah'ta hedef alınan ve cansız bedenlerine ulaşılan kişilerden bazılarının ellerinin bağlı, başlarına ve göğüslerine ateş açılmış ve derin bir çukura gömülmüş vaziyette bulunduğu belirtilmişti.

İsrail ordusu ise Gazze Şeridi'nin Refah kentine 23 Mart'ta düzenlediği saldırıda yaralananları kurtarmak için bölgeye gelen ambulans ile itfaiye aracını hedef aldığını itiraf etmişti.

BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher ise dün yaptığı açıklamada, İsrail tarafından öldürülen ve Gazze'de araçlarının yanında cansız bedenleri bulunan 15 sağlık ve insani yardım çalışanı için "hesap verilmesini ve adaletin tecelli etmesini" istemişti.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başlamıştı.

Trump yönetimi, El Salvador'a bir göçmenin "idari hata" nedeniyle gönderildiğini kabul etti

Mahkemeye sunulan dosyada, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) bir göçmenin yanlışlıkla gönderildiğini kabul etti.

ICE tarafından mahkemeye sunulan savunma dosyasında El Salvadorlu 29 yaşındaki göçmen Kilmar Armando Abrego Garcia için, "ICE'nin El Salvador'a sınır dışı edilmekten korunduğunu bilmesine rağmen, Garcia idari bir hata nedeniyle 15 Mart'ta El Salvador'a sınır dışı edildi." ifadesi kullanıldı.

Dosyada, Tren de Aragua çetesi üyeleri olduğu iddia edilen diğer göçmenlerle birlikte Garcia'nın El Salvador'daki hapishaneye aktarıldığının kabul edilmesine rağmen artık El Salvador hapishanesinde tutulduğu için geri getirilemeyeceği savunuldu.

ABD medyasında, Garcia'nın 16 yaşındayken ülkesindeki çete şiddeti nedeniyle ABD'ye kaçtığı ve 2019'da çıkarıldığı mahkemede federal yargıç tarafından El Salvador’a gönderilmesine karşı "koruma statüsü" sağlandığı belirtildi.

Garcia'nın El Salvador'daki hapishaneye götürülürken eşi tarafından tespit edildiği aktarılırken, avukatı Garcia'nın MS-13 adlı çete içindeki rolü nedeniyle gözaltına alındığını ancak müvekkilinin hiçbir çete ile bağının bulunmadığını kaydetti.

Trump yönetimi, çete üyelerini El Salvador'daki hapishanelere göndermişti

ABD yönetimi, Latin Amerika'daki en tehlikeli suç örgütlerinden biri olarak sayılan El Salvador kökenli MS13 ve Venezuela kökenli Tren de Aragua çetelerini "yabancı terör örgütleri" listesine eklemişti.

ABD Başkanı Donald Trump, düzensiz göçmenlerle mücadele kapsamında "yabancı terör örgütü" ile bağlantılı göçmenlerin sınır dışı edilmelerini hızlandırmak için daha önce sadece savaş dönemlerinde kullanılan Yabancı Düşmanlar Yasası yetkisini devreye sokmuştu.

Trump yönetimi, MS-13 ve Tren de Aragua çetesi üyesi oldukları gerekçesiyle tutukladığı kişileri El Salvador hapishanelerine göndermişti.

Beyaz Saray: 2 Nisan 2025, Amerikan tarihinin en önemli günlerinden biri olacak

Beyaz Saray Sözcüsü Leavitt, düzenlediği basın brifinginde, karşılıklı gümrük vergilerine ilişkin gündemdeki soruları yanıtladı.

Leavitt, yarın uygulanmaya başlayacak karşılıklı gümrük tarifelerine atıf yaparak ABD'nin, bugüne kadar gümrük vergileri konusunda birçok ülke tarafından haksız şekilde vergilendirildiğini savundu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve gelmesiyle bu durumun değiştiğini anlatan Leavitt, artık hangi ülke ABD'ye ne kadar gümrük vergisi koymuşsa o ülkeye o miktarda vergi uygulayacaklarını belirtti.

Leavitt, "2 Nisan 2025, modern Amerikan tarihinin en önemli günlerinden biri olarak kayıtlara geçecek. Ülkemiz dünyanın en açık ekonomilerinden biri olmuştur ve en iyi tüketici tabanına sahibiz, ancak birçok yabancı ülkenin pazarı ihracatımıza kapalı. Bu gerçekten adaletsiz bir durumdur. Bu durum artık değişiyor" ifadelerini kullandı.

"Yarından itibaren Amerikalıların soyulduğu günler geride kalacak" yorumunu yapan ABD'li sözcü, "Eğer ürününüzü Amerika'da üretiyorsanız, gümrük vergisi ödemezsiniz. Bu kadar basit." dedi.

Trump'ın bu politikası dolayısıyla şimdiden büyük firmaların gümrük vergisi ödememek için ABD'ye milyarlarca dolarlık yatırım açıkladığını ve bunların devam edeceğini ifade eden Leavitt, bu politikanın günün sonunda Amerikan halkının çıkarlarına hizmet edeceğini ve herkesin bundan memnun olacağını kaydetti.

Başkan Trump, "ABD'nin gerçek kurtuluş günü" olarak nitelendirdiği 2 Nisan'da karşılıklı gümrük tarifelerinin uygulanmaya başlayacağını açıklamış, ABD'de üretilmeyen otomobiller için de yüzde 25'lik gümrük vergisinin yine bu tarihte başlayacağını belirtmişti.