132 hamsterın kaçtığı uçak dört gün boyunca havalanamadı

Yerel medyada yer alan haberlere göre, 13 Kasım Çarşamba günü Lizbon'dan Sao Miguel Adası'na, Portekiz’in Azor Adaları'na giden uçakta taşıma kutularında hamsterlar, sansar ve kafeste kuşlar ile birlikte bir evcil hayvan mağazasına teslim edilmek üzereydi.

Ancak Ponta Delgada Havaalanı’na varıldığında, hamsterların bulunduğu kutuların hasar gördüğü ve içinin boş olduğu fark edildi.

Uçak, güvenlik önlemleri gereği yere indirildi ve personel, 132 hamsterı yakalamaya çalıştı.

Hamsterlar, kargo bölümünde saklanarak kaçarken, personelin onları bulması birkaç gün sürdü. Sonunda kalan 16 hamster, pazar günü yakalandı.

Tüm hamsterlar yakalandıktan sonra, Airbus A321neo uçağı, yolcu taşımadan, “feribot uçuşu” ile Lizbon’a geri döndü.

Uçak, pazar günü 13.30'da Lizbon’a iniş yaptı.

TAP Air Portugal, uçakta hamsterların neden olduğu herhangi bir ciddi hasarın olup olmadığını kontrol etmek üzere kapsamlı bir inceleme yapacağını duyurdu.

Bu olay, Los Angeles’a giden bir uçakta benzer bir durumun yaşandığı günlere denk geldi.

Ekim ayında sosyal medyada yayılan bir videoda, uçağın içindeki bir ışık armatüründe bir sıçan ya da benzeri bir kemirgenin görüldüğü anlar paylaşılmıştı.

NASA yüzlerce çalışanı daha işten çıkarıyor

JPL, salı günü yaptığı açıklamada, 325 çalışanıyla yollarını ayıracağını duyurdu.

Bu sayı, laboratuvarın toplam iş gücünün yaklaşık yüzde 5'ine tekabül ediyor. Bu yıl içinde ikinci kez böyle bir adım atan JPL, şubat ayında da bütçe kesintileri nedeniyle 530 çalışanını işten çıkarmıştı.

JPL Direktörü Laurie Leshin, çalışanlara gönderdiği bir notta şu ifadeleri kullandı:

"Bu mesajı yazmak zorunda kalmayacağımı umuyordum. Ancak, azalan bütçeler ve önümüzdeki iş yükü tahminlerine dayanarak, tüm alanlarda kemer sıkma politikası uygulamak zorunda kaldık ve bunun etkilerini işten çıkarmalarda göreceksiniz."

{ilgili-haber-889053}

Bütçe kesintilerinin etkisi

JPL’nin en çok etkilendiği alanlardan biri, NASA’nın Mars Sample Return (Mars Örnek Getirme) misyonu için ayrılan bütçenin ciddi şekilde azaltılması oldu.

Geçtiğimiz yıl 900 milyon doları aşan bu bütçe, 2024 için yalnızca 300 milyon dolara düşürüldü. Bu durum, milyarlarca dolarlık projenin geleceğini belirsiz bir hale getirdi.

Ancak Leshin, bu son işten çıkarmaların doğrudan Mars misyonuyla ilgili olmadığını ve alınan kararların, 2025 federal mali yılı için mevcut fonlara uyum sağlamak adına yapıldığını belirtti.

İş gücü azaltımının, laboratuvarın teknik, proje, iş ve destek birimleri dahil olmak üzere tüm alanlarına yayıldığı ifade edildi.

Yine de Leshin, işten çıkarmaların başlangıçta beklenenden daha düşük düzeyde gerçekleştiğini vurguladı.

NASA'nın bütçe mücadelesi

NASA, 2024 bütçesi için artış talep etmesine rağmen, bütçesi yüzde 2 oranında düşürüldü ve istediği miktardan 2 milyar dolar daha az bir kaynak sağlandı. Bu durum, VIPER adlı Ay keşif aracı misyonunun iptal edilmesine de neden oldu. NASA, bu proje için halihazırda 450 milyon dolar harcamıştı.

Daha da dikkat çekici olan, NASA’nın geçen yıl ABD ekonomisine 75,6 milyar dolarlık bir katkı sağladığını açıklaması. Bu rakam, kurumun yıllık bütçesinin yaklaşık üç katına denk geliyor. Sadece ekonomik boyutu ele alındığında bile NASA'nın hak ettiği desteği almadığı açıkça görülüyor.

Başkan seçilen Donald Trump'ın yönetiminin NASA’nın bütçesi üzerindeki etkileri ise merak konusu. Ancak Leshin, bu işten çıkarmaların seçim sonuçlarından bağımsız olduğunu ve hangi başkan yönetimde olursa olsun gerçekleşeceğini söyledi.

NASA, hem bilimsel hem ekonomik katkılarıyla ulusal bir değer olmayı sürdürürken, kurumun bütçe kısıtlamaları nedeniyle aldığı bu kararlar, uzay araştırmalarının geleceğini yeniden sorgulatıyor.

Vücuduna 320 tarantula bağlanmış kaçakçı yakalandı

28 yaşındaki Güney Koreli, 8 Kasım’da Lima’daki Jorge Chávez Uluslararası Havaalanı’nda, karın bölgesinin "şişkin" görünmesi üzerine şüpheyle durduruldu.

Peru’nun ulusal orman ve yaban hayatı hizmeti SERFOR, 13 Kasım’da yaptığı açıklamada, güvenlik görevlilerinin, adamın karın bölgesine plastik kaplar ve poşetler içinde paketlenmiş böcekler bağlanmış olduğunu tespit ettiklerini bildirdi.

Yapılan aramada, adamın karın kısmına bağlı olan, ziplock poşetlere yerleştirilmiş yüzlerce böcek bulundu.

Adam, Fransa üzerinden Güney Kore’ye seyahat ediyordu. Peru çevre suçları savcılığı, olayla ilgili soruşturma başlattı.

Yaban hayatı kaçakçılığı artıyor

Böceklerin, Peru’nun Amazon bölgesindeki Madre de Dios’tan temin edildiği düşünülüyor ve şu an yetkililerin denetiminde bulunuyor.

Tarantulalar, tehdit altındaki bir tür olarak tanımlanıyor. SERFOR’da yaban hayatı uzmanı olan Walter Silva, yaptığı açıklamada, “Hepsi yasa dışı bir şekilde çıkarılmış ve dünya çapında milyonlarca dolarlık yasa dışı yaban hayatı ticaretinin parçası” dedi.

Peru, yaban hayatı kaçakçılığıyla mücadele eden tek Güney Amerika ülkesi değil.

Aralık 2021’de Kolombiya’da, El Dorado Havaalanı’nda, bir valizde gizlenmiş 232 tarantula, 67 hamam böceği, 9 örümcek yumurtası ve 7 yavruyu taşıyan bir akrep ele geçirilmişti.

Aynı yılın Eylül ayında Kolombiya yetkilileri, Hong Kong’a gönderilmek üzere olan 3.500 köpekbalığı yüzgecinden oluşan bir sevkiyatı da ele geçirmişti.

Güneş’in yüzeyinin en yüksek çözünürlüklü görüntüleri yayınlandı

Bu görüntüler, Güneş lekeleri ve sürekli hareket halindeki iyonize gazları, yani plazmayı detaylı şekilde gözler önüne seriyor.

Elde edilen bu görüntüler, heliofizikçilere Güneş'in sırlarını daha önce hiç olmadığı kadar derinlemesine keşfetme fırsatı sunabilir.

Solar Orbiter, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve NASA’nın ortak bir misyonu olarak, 2020 Şubat ayında uzaya fırlatılmıştı ve ortalama 42 milyon kilometre mesafeden Güneş'i gözlemliyor.

Geliştirilen görüntüler, Güneş'in manyetik alan hareketleri ve ultra sıcak Güneş koronasının (dış atmosferi) parlamasını içeren dinamik özelliklerini ortaya koyuyor.

Bu yeni görüntüler, 22 Mart 2023 tarihinde çekildi ve Solar Orbiter’ın iki görüntüleme cihazı, Extreme Ultraviolet Imager (EUI) ve Polarimetric and Helioseismic Imager (PHI) tarafından elde edildi.

74 milyon kilometre uzaklıktan alınan görüntülerde Güneş yüzeyindeki ışıma, manyetik alanlar ve sıcak plazma akışları detaylı şekilde görünmekte.

Solar Orbiter, Güneş'in yüzeyine yakın bir mesafeden en yüksek çözünürlüklü fotoğrafları çekmeye odaklanırken, NASA'nın Parker Solar Probe’u ise yakın zamanda güneşe daha da yaklaşarak uzay tarihinin en yakın geçişini gerçekleştirecek.

Bu iki misyon, Güneş'in manyetik alanlarının kaynağını ve Güneş rüzgarlarını tetikleyen unsurları anlamamıza yardımcı olmayı amaçlıyor.

Yeni elde edilen görüntüler, Güneş'in farklı katmanlarının karmaşıklığını gözler önüne seriyor.

Güneş'in aktivitelerini daha iyi anlamalarına olanak tanıyacak

Solar Orbiter, PHI aracı ile, Güneş'in yüzeyi olarak bilinen fotosferin bugüne kadar elde edilen en yüksek çözünürlüklü görüntülerini sundu.

Fotosferdeki Güneş lekeleri, Güneş'in manyetik alanlarının yüzeye çıkmasıyla oluşur ve bu bölgeler, çevresindeki alandan daha soğuk olup daha az ışık yayar.

Solar Orbiter ayrıca, manyetik haritalar ve hız haritaları gibi yeni veriler sağlayarak, Güneş yüzeyindeki plazmanın nasıl hareket ettiğini ve Güneş'in manyetik alanlarının yoğunlaştığı bölgeleri gösterdi.

Güneş'in koronasının sıcaklığının fotosferden neden çok daha yüksek olduğu sorusuna da yanıt arayan EUI aracı, koronadaki sıcak plazmanın fotosferdeki Güneş lekelerinden çıktığını gözler önüne seriyor.

Yeni görüntüler, Güneş'in 11 yıllık döngüsünün zirve noktasına ulaşan bu dönemde, bilim insanlarının Güneş'in aktivitelerini daha iyi anlamalarına olanak tanıyacak.

Avustralya'da 16 yaş altı çocukların sosyal medya kullanımına yasak planı

Avustralya İletişim Bakanı Michelle Rowland, Perşembe günü parlamentoda Online Güvenlik Yasası'nda değişiklik yapılmasını öngören tasarıyı sundu. Rowland, bu düzenlemeyi "dünya lideri sosyal medya reformu" olarak nitelendirdi ve şu ifadeleri kullandı:

"Albanese hükümeti, sosyal medya erişiminde alt sınırı 16 yaş olarak belirleyen dünya çapında öncü bir yasa getiriyor. Bu reform, gençleri korumak ve ebeveynlere onların yanında olduğumuzu göstermek için yapılıyor."

Tasarıya göre sosyal medya platformlarının, yaş sınırını ihlal eden kullanıcıların hesap açmasını engellemek için “makul adımlar” atması gerekiyor.

Bu adımları atmayan şirketlere ağır para cezaları uygulanacak. Yasağın TikTok, X (eski adıyla Twitter), Instagram ve Snapchat gibi popüler platformları kapsaması bekleniyor, ancak yasaklı hizmetlerin kesin listesi henüz açıklanmadı.

Uygulama süreci ve tepkiler

Tasarı, hem hükümet hem de muhalefet partilerinden destek almış durumda ve kabul edilmesi halinde bir yıl içinde yürürlüğe girecek.

Bakan Rowland, düzenlemenin sorumluluğu çocuklara veya ebeveynlere değil, sosyal medya platformlarına yüklediğini belirterek şunları söyledi:

"Bu, genç Avustralyalılar için daha güvenli ve sağlıklı bir çevrimiçi ortam oluşturmayı desteklemekle ilgili."

Bu düzenleme, son dönemde çevrimiçi zorbalık nedeniyle yaşamına son veren çocuklarla ilgili gündeme gelen üzücü olayların ardından geldi.

Ayrıca, ebeveynlerden, çocuklarının çevrimiçi olma baskısıyla başa çıkmakta zorlandıklarına dair birçok şikayet alındı.

Ebeveynler ve yasak yanlısı kampanyacılar, tasarıyı teknoloji şirketlerini çocukların çevrimiçi güvenliği konusunda hesap vermeye zorlamak için geç kalınmış bir adım olarak nitelendiriyor.

Ancak eleştirmenler, yasağın gençlerin destek ağlarına erişimini kısıtlayabileceği ve yasağı çiğneyenler için daha büyük riskler yaratabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Hükümet, yaş doğrulama teknolojisini test etmek üzere İngiltere merkezli Age Check Certification Scheme ile bir pilot uygulama başlattı.

Ayrıca, sağlayıcıların kullanıcıları güvende tutması ve çevrimiçi zararları önlemesi için "dijital sorumluluk" yükümlülüğü getirilmesini öneriyor.

Düzenlemenin, gençlerin çevrimiçi ortamdaki güvenliğini artırması beklenirken, yasağın etkinliği ve yan etkileri önümüzdeki süreçte tartışılmaya devam edecek.

Uzmanlardan Elon Musk uyarısı: NASA'nın sonunu getirebilir

Progressive Policy Institute Ulusal Güvenlik Direktörü Peter Juul, SpaceNews'te kaleme aldığı yazıda, Musk'ın bu görevde kendi şirketi SpaceX'in çıkarına yönelik hareket etme riskinin NASA'yı bir "müteahhitlik ajansı"na dönüştürebileceğini vurguladı.

Juul, “NASA gibi bir Amerikan değerinin, Elon Musk gibi bir teknoloji oligarşisinin ellerinde zarar görebileceği tehlikesiyle karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

Teknik yetersizlikler ve çelişkiler

Juul, SpaceX'in Ay’a dönüş görevinde kullanılacak Starship roketiyle ilgili henüz gerekli teknik yeterlilikleri sergileyemediğini belirtti.

NASA'nın umut bağladığı bu sistemin, bir görev için 8 ila 16 yakıt tankerinin fırlatılmasını gerektirdiği öne sürülüyor.

Üstelik SpaceX'in bu düzeyde bir operasyonu gerçekleştirecek güvenilirliğe henüz ulaşamadığı iddia ediliyor.

Elon Musk'ın tartışmalı imajı

Musk’ın karakteriyle ilgili sorunlar da gündemde. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le yakın ilişkisinden ırkçı söylemlerine, hakkında ortaya atılan cinsel taciz iddialarına kadar birçok mesele, onun ABD uzay programında kilit bir role sahip olmasını tartışmalı hale getiriyor.

NASA'nın korunması için Kongre’ye çağrı

Juul, Kongre’nin NASA’yı koruma ve kurumun faaliyetlerini tek bir özel şirkete devretmesini engelleme sorumluluğu taşıdığını ifade etti.

Ayrıca, NASA’nın "çift kaynaklı ticari sözleşme politikası"nı korumanın önemine dikkat çekerek, rekabetçi bir ortamın sağlanması gerektiğini belirtti.

NASA'nın üzerinde çalıştığı Uzay Fırlatma Sistemi (SLS), Juul’a göre ulusal çıkarlar açısından vazgeçilmez bir yetenek.

Ancak, bütçeyi aşan ve sürekli ertelenen bu proje de tartışmalı durumda.

Yine de Juul, SLS'nin benzersiz bir kapasite sunduğunu ve hem uluslararası rekabette hem de özel şirketlerin domine ettiği bir sektörde NASA'nın liderliğini sürdürmesi için bu projeye yatırım yapılması gerektiğini savundu.

Bilimsel araştırmalar tehlikede

Trump yönetiminin bilimsel gerçeklere duyarsız yaklaşımlarını da hatırlatan Juul, NASA’nın rolünün ve bilimsel araştırmaların aktif olarak tehdit altında olduğuna işaret etti.

“NASA, oligarşik eğilimlere karşı korunması gereken bir Amerikan değeri olarak kalmalı” diyen Juul, uzay ajansının bağımsızlığı ve geleceği için güçlü önlemler alınması gerektiğini belirtti.

Bu tartışmalar, NASA'nın geleceğinin özel sektör ve siyasi etkilerle şekillenmesi yerine ulusal çıkarlar doğrultusunda korunması gerektiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

İlaç ve aşılar için kullanılan iğneler tarihe karışabilir

Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Novo Nordisk tarafından yürütülen araştırma, bu yenilikçi yöntemin iğnesiz bir alternatif olarak mevcut enjeksiyon yöntemlerinin etkinliğini yakaladığını gösterdi.

Kalamarlardan esinlenen teknoloji

Nature dergisinde yayımlanan çalışmada, cephalopod (kafadanbacaklı) canlıların doğal jet itiş mekanizmasından ilham alan bir mikrojet sistemi geliştirildi.

Bu sistem, insülin ve RNA gibi makromolekülleri yüksek basınçlı jetlerle gastrointestinal dokuya ileterek, mevcut enjeksiyon yöntemlerinin dezavantajlarını ortadan kaldırmayı hedefliyor.

Geleneksel iğneli ilaç uygulamaları, tıbbi eğitim gereksinimi, iğne yaralanması riski ve atık yönetimi gibi zorlukları beraberinde getiriyor.

Ancak yeni sistem, bu zorlukları aşarak hastaların tedaviye uyumunu artırmayı ve ilaç emilimini iyileştirmeyi amaçlıyor.

Dört farklı cihaz modeli geliştirildi

Araştırmacılar, mikrojet sistemini (MiDe) gastrointestinal dokulara ilaç iletecek şekilde optimize etti.

Cihazlar, otonom ve endoskopik rehberlik için uygun olan dört farklı modelde tasarlandı. Radyal modeller (MiDeRad), ince bağırsak gibi tübüler yapılar için optimize edilirken, aksiyal modeller (MiDeAx) mide gibi geniş alanlara yönelik olarak geliştirildi.

Cihazlar, laboratuvar ortamında çeşitli parametreler (nozul çapı, basınç seviyesi, jet açısı) üzerinde test edildi.

Ex vivo denemelerde domuz dokusu kullanılarak sıvı dağılımı ve doku penetrasyonu incelendi. In vivo testlerde ise insülin, GLP-1 analogları ve siRNA gibi terapötik ajanlar domuz ve köpeklerin gastrointestinal bölgelerine iletildi.

Yüksek biyoyararlanım ve güvenli kullanım

Araştırma sonuçlarına göre, MiDe cihazları makromoleküllerin gastrointestinal dokuda biyoyararlanımını önemli ölçüde artırdı.

Örneğin, radyal endoskopik cihaz (MiDeRadEndo), domuz bağırsağında yüzde 67 biyoyararlanım sağlarken, aksiyal cihaz (MiDeAxEndo) midedeki siRNA uygulamasında yüzde 82 biyoyararlanıma ulaştı.

Ayrıca cihazın güvenlik testlerinde doku hasarı yaratmadığı ve terapötik ajanları hedef dokuya etkili bir şekilde ilettiği doğrulandı. Çift nozul tasarımı sayesinde cihazın geri tepme etkisi azaltıldı ve stabilite artırıldı.

Sonuçlar ve gelecekteki uygulamalar

Araştırmacılar, bu iğnesiz mikrojet sisteminin subkutan enjeksiyonlarla kıyaslanabilir biyoyararlanım seviyelerine ulaştığını ve gastrointestinal dokuda güvenle kullanılabileceğini belirtti.

MiDe platformu, oral ilaç uygulamaları için yenilikçi bir çözüm sunarak makromoleküllerin daha etkili bir şekilde iletilmesine olanak tanıyabilir.

Bu teknoloji, ilaç ve aşı uygulamalarında geleneksel yöntemlere alternatif olarak devrim yaratabilir.

Bluesky, Twitter/X kullanıcılarının göçüyle 20 milyon kullanıcıya ulaştı

Bluesky’ın kullanıcı tabanı, Instagram Threads’in 275 milyonu aşan aktif aylık kullanıcı sayısının gerisinde kalsa da büyüme hızı dikkat çekiyor.

Pazar araştırma şirketi Similarweb’e göre, Bluesky’ın ABD’deki günlük aktif kullanıcı (DAU) sayısı, Threads ile arasındaki farkı büyük ölçüde kapattı.

15 Kasım’da Bluesky’ın en yoğun günlerinden birinde, Threads’in liderliği ABD’de sadece 1,5 katlık bir farka düştü.

Ayrıca Bluesky, ABD ve İngiltere’deki günlük web sitesi ziyaretlerinde Threads’i geride bıraktı. Küresel çapta hala Threads küçük bir liderlik sürdürse de Bluesky arayı hızla kapatıyor.

Mobil uygulama kullanımında rekor artış

Bluesky’ın mobil uygulaması da büyük bir ivme kazandı. Similarweb’in verilerine göre, ABD’de Kasım ortasındaki seçimlerin ardından kullanım oranı yüzde 519 arttı.

Uygulama, 13 Kasım’da ABD App Store’da birinci sıraya yükselerek Threads ve X’i geride bıraktı. Android kullanım oranları ise yıl boyunca yüzde 360’tan fazla artış gösterdi.

Bu büyümenin önemli nedenleri arasında, X’in kullanıcı verilerini bir yapay zeka şirketine satma ve engelleme özelliğini değiştirme gibi tartışmalı kararları bulunuyor.

Ayrıca, Elon Musk’ın X platformunu Donald Trump’ın başkanlık kampanyasını desteklemek için kullanması da birçok kullanıcıyı platformdan uzaklaştırdı.

2023’te başlayan büyüme ivmesi

Bluesky, Şubat 2023’te halka açıldıktan sonra büyük bir ivme yakaladı. Eylül ayında 9 milyon olan kullanıcı sayısı, Kasım ayında 20 milyona ulaştı. ABD seçimlerinden bu yana platform, günde 100 bin yeni kullanıcı kazanıyor.

Bluesky, sosyal medya devleri X ve Threads karşısında ciddi bir rakip olduğunu gösteriyor.

Platform, kullanıcılarına "gerçek" insan bağlantısı sunduğunu iddia ederek daha samimi bir deneyim arayanları cezbediyor.

Bluesky kullanıcılarının özel algoritmalar oluşturabilmesi, kendi başlangıç paketlerini tasarlayabilmesi ve kişiselleştirilmiş alan adları gibi özellikler, platformun rakiplerinden ayrılmasını sağlıyor.

Trump’tan kaçmak isteyenler bir euroya ev almak için sıraya girdi

Ollolai Belediye Başkanı, projeye diğer milletlerden de başvuru alınabileceğini ancak Amerikalıların başvurularının öncelikli olarak değerlendirileceğini söyledi.

Kasabanın internet sitesi, Amerikalılara özel olarak "Sardunya’nın muhteşem cennetinde Avrupa’ya kaçışınızı planlayın" çağrısıyla tanıtıldı.

Columbu, başvuruların açılmasının ardından bir gün içinde 30 bin başvuru aldıklarını ve sitenin 156 bin ziyaretçi çektiğini ifade etti.

Depopülasyon sorununa çözüm arayışı

Sardunya’nın Barbagia bölgesinde bulunan Ollolai, nüfusu giderek azalan bir dağ kasabası.

Yaklaşık bin 150 kişilik nüfusu büyük ölçüde yaşlı bireylerden oluşuyor. Columbu, projeyle amaçlarının ABD’nin iç siyasi meselelerine müdahale etmek olmadığını, yatırım ve istihdam yaratmak istediklerini belirtti.

Kasaba, 2018 yılında başlattığı “1 Euro’ya Ev” girişimiyle dikkat çekmişti. O dönem birçok alıcı, yıkık dökük durumdaki bu evleri satın alıp onarmış, ancak bu evlere tam zamanlı yerleşenlerin sayısı sınırlı kalmıştı.

Dijital göçebeler için yeni fırsatlar

Ollolai, özellikle uzaktan çalışan profesyonelleri çekmek için yeni bir girişim başlattı. Buna göre, dijital göçebelere üç seçenek sunuluyor: ücretsiz konaklama imkanı, yenilenmesi gereken 1 Euro’luk evler veya yaşanabilir durumdaki evler (100 bin euroya kadar). Ayrıca, satın alma sürecinde rehberlik edecek uzman ekipler de hazır bulunacak.

Geçmişte, kasabanın “Work from Ollolai” projesiyle 10 Amerikalı profesyonel, ayda yalnızca 1 euro ödeyerek buraya taşınmıştı.

Belediye Başkanı, yeni girişimin daha fazla uzaktan çalışabilen kişiyi kasabaya çekmesini umuyor.

“Trump da gelmek isterse buyursun”

Columbu, girişimin Ollolai’nin nüfusunu gençleştirmek ve yerel halkın yaşamını iyileştirmek amacı taşıdığını vurguladı.

Sardunya’nın doğal güzellikleri, güneşi, kültürü ve “mavi bölge” statüsüyle uzun yaşam avantajlarını sunduğunu belirtti.

Şakayla karışık, Trump’ın da yatırım yapmak isterse memnuniyetle karşılanacağını söyledi ancak bunun planın amacına ters düşeceğini ifade etti.

Kanada'da belediye meclisi Kral Charles'a sadakat yemini etmeyi reddetti

Yerel yönetim yasalarına göre, seçilmiş yetkililerin yemin etmesi zorunlu. Ancak, belediye başkanı seçilen Stephen Johnson ve meclis üyeleri, "Kral Charles ve onun varislerine sadık kalacaklarına" dair yemini etmemekte kararlı.

Johnson, bu kararı, Tr’ondek Hwech’in kabilesinden meclis üyesi Darwyn Lynn ile dayanışma içinde aldıklarını belirtti.

Johnson, "Bu karar, Kral Charles’a karşı saygısızlık amacı taşımıyor. Aynı zamanda Kanada genelinde Kraliyet’e karşı bir meydan okuma değil" ifadelerini kullandı. Meclis üyeleri, bu duruşlarının yerel halkın tarihine ve kimliğine duyulan saygının bir göstergesi olduğunu vurguluyor.

Dawson City, "Kuzey’in Paris’i" olarak bilinen bir kasaba.

Ancak kasabanın bulunduğu alan, 1800'lerin sonlarında yaşanan Klondike Altına Hücum dönemi öncesinde, Tr’ondek Hwech’in halkının avlanma ve balıkçılık yaptığı Tr’ochëk bölgesiydi.

Altına hücum ile bölgeye 17 bin kişinin gelmesi, yerli halkın buradan zorla uzaklaştırılmasına yol açtı.

Alternatif çözümler gündemde

Yukon bölgesel hükümeti, tüm meclis üyelerinin kendilerini yönetime dahil hissedeceği bir çözüm arayışında olduğunu açıkladı.

Ancak, 10 Aralık’a kadar bir uzlaşı sağlanamazsa, meclis üyeleri görevlerinden ayrılacak ve yeni bir seçim düzenlenecek.

Kraliyet yemini tartışmaları yayılıyor

Bu olay, Kanada’da Kraliyet’e sadakat yemini zorunluluğuna yönelik ilk tartışma değil. 2022’de Quebec eyaleti, seçilmiş yetkililer için bu yemini kaldıran bir yasayı yürürlüğe koymuştu.

Eyalet milletvekillerinden Gabriel Nadeau-Dubois, yemini "geçmişten kalma bir kalıntı" olarak nitelendirmişti.

Yine de bazı yerli liderler, Kraliyet ile imzalanan antlaşmaları, iki ulusun barış içinde bir arada yaşayabileceği karşılıklı bir güven göstergesi olarak değerlendiriyor.

Dawson City Belediye Meclisi’nin kararının arkasında, yerel bir dayanışma ve tarihsel adaletsizliklerin hatırlanması amacı yatıyor.

Belediye Başkanı Johnson, “Bu bir protesto değil, birlikte hareket ettiğimizin bir ifadesi” diyerek durumu özetledi.

İngiltere ordusunda milyonlarca sterlinlik kesinti: Deniz ve hava araçları iptal ediliyor

Healey, Parlamento’da yaptığı açıklamada, iptal edilen projelerin "eski teknolojiye dayandığını" ve bakım maliyetlerinin yüksek olduğunu belirtti.

Bakan, "Uzun yıllar boyunca askerlerimiz ve denizcilerimiz eski ekipmanlarla görev yapmak zorunda kaldı. Bu temeli onarmaya başladık," dedi.

İptal edilen projeler arasında HMS Bulwark ve HMS Albion isimli amfibi hücum gemileri yer alıyor. Healey, bu gemilerin bakımının her yıl 9 milyon sterline mal olduğunu, ancak aktif operasyonel görevlerde kullanılmadığını ifade etti.

Ayrıca, HMS Northumberland isimli fırkateyn ve iki yakıt tankeri de ekonomik ömürlerini doldurdukları gerekçesiyle envanterden çıkarılacak.

Helikopter ve İHA'lar hizmet dışı

Savunma Bakanlığı, 14 adet Chinook ve 17 adet Puma helikopterinin de kullanımdan kaldırılacağını açıkladı.

Yeni helikopter programlarının devreye girmesinin birkaç yıl süreceği belirtiliyor. Ayrıca, teknik sorunlarla gündeme gelen Watchkeeper MK1 İHA'ları da envanterden çıkarılacak.

Personel ödemelerinde artış

Healey, kesintilere rağmen ordu personelinin motivasyonunu artırmak için yeni teşvikler sunulacağını belirtti. 2024 Nisan ayından itibaren, ek üç yıl hizmete devam eden hava aracı mühendislerine 30.000 sterlinlik bir ödeme yapılacağı açıklandı. Benzer şekilde, kara kuvvetlerinde dört yıl hizmet veren askerlere ise 8.000 sterlinlik bir ödeme planı getirilecek.

Muhalefetten sert eleştiriler

Savunma kesintileri, muhalefet partileri tarafından tepkiyle karşılandı. Muhafazakâr Parti’nin Savunma Sözcüsü James Cartlidge, "Bu kesintiler, hükümetin savunma bütçesini GSYH'nin yüzde 2.5’ine çıkarma hedefinden uzak olduğunu gösteriyor." dedi.

Liberal Demokrat Parti Savunma Sözcüsü Richard Foord ise yeni helikopterlerin 2027’ye kadar teslim edilmeyeceğini, Pumaların yerine gelecek araçların ise 2030’dan önce hazır olamayacağını belirtti.

Daha fazla kesinti yolda mı?

İngiltere hükümeti şu anda bir stratejik savunma değerlendirmesi yürütüyor ve daha fazla kesinti yapılabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

Savunma düşünce kuruluşu RUSI’nin Askeri Bilimler Direktörü Matthew Savill, "Bu kesintiler, mevcut uluslararası ortamda savunma kaynaklarının ne kadar kısıtlı olduğunu gösteriyor" yorumunda bulundu.

Savill, özellikle Kraliyet Donanması'nın geleceği, helikopter kapasiteleri ve Kraliyet Deniz Piyadeleri'nin rolüne ilişkin stratejik kararların savunma değerlendirmesi sonrası netleşeceğini ifade etti.

Duvara bantlanmış muz 6,2 milyon dolara satıldı

Eser, yalnızca bir muz ve onu duvara tutturmak için kullanılan gümüş renkli bir koli bandından oluşuyor. Eseri satın alan kişi ise ünlü kripto para platformu TRON’un kurucusu Justin Sun oldu.

Cattelan’ın 2019 yılında Art Basel Miami Beach’te sergilenen bu eseri, o dönemde sanat dünyasında büyük tartışmalara yol açmıştı.

Kimi ziyaretçiler, bu sarı muzun ve gümüş bantın birer hiciv aracı olduğunu düşünürken, kimileri eseri sanat koleksiyonculuğundaki tartışmalı standartların bir eleştirisi olarak yorumladı. Hatta bir başka sanatçı, eseri sergi sırasında duvardan alıp yemişti.

Açık artırma 800 bin dolardan başladı

Sotheby’s müzayedesinde yoğun ilgi gören eser için açık artırma, 800 bin dolardan başladı.

Dakikalar içinde fiyat 2 milyon dolara, ardından 4 milyon dolara yükseldi. Müzayede yöneticisi Oliver Barker, satış sırasında “Bu fırsatı kaçırmayın, bu sözleri daha önce hiç söyleyeceğimi düşünmemiştim: Beş milyon dolar için bir muz!” diyerek salondaki neşeli atmosferi destekledi.

Son olarak, Justin Sun yaklaşık 5,2 milyon dolarlık teklifin üzerine 1 milyon dolar da müzayede komisyonu ödeyerek toplamda 6,2 milyon doları gözden çıkardı.

Ancak Sun, eserin fiziksel hali yerine, bir “orijinallik sertifikası” satın aldı. Bu sertifika, bir muzun duvara bantlanmasıyla “Comedian” ismi altında sergilenmesine izin veriyor.

Satış sonrası bir açıklama yapan Sun, eserin sanat, internet mizahı ve kripto para dünyasını bir araya getiren kültürel bir fenomen olduğunu ifade etti.

Ayrıca, eserin “benzersiz bir sanatsal deneyim” olarak birkaç gün içinde muzun bizzat kendisi tarafından yenilerek tamamlanacağını belirtti.

Sotheby’s, Cattelan’ı “Çağdaş Sanat’ın en zeki kışkırtıcılarından biri” olarak tanımladı. Açıklamada, sanatçının geleneksel sanat dünyasını sıklıkla ters köşeye yatıran anlamlı ve tartışmalı işler ürettiği vurgulandı.

Bu sıra dışı satış, ünlü Belçikalı sürrealist ressam René Magritte’in “The Empire of Light” adlı eserinin 121,2 milyon dolara satılmasının bir gün sonrasında gerçekleşti.

Magritte’in eseri, sanatçının kariyerindeki en yüksek müzayede fiyatına ulaşarak bir rekora imza attı.

Teksas, Trump'a göçmen sınır dışı etme merkezleri için arazi önerdi

Teksas Genel Arazi Ofisi tarafından Trump’a gönderilen mektupta, bu arazinin "ülke tarihindeki en büyük suçlu göçmen sınır dışı operasyonu" için işleme, gözaltı ve koordinasyon tesisleri kurulmasına uygun olduğu belirtildi.

Trump, seçim kampanyası boyunca milyonlarca göçmeni sınır dışı edeceği ve bu süreçte Ulusal Muhafızları devreye sokacağı yönünde vaatlerde bulunmuştu.

Ancak bu planın, büyük maliyet ve lojistik zorluklar ile insan hakları gruplarından gelecek yasal itirazlarla karşılaşması bekleniyor.

“Sınır dışı operasyonları için hazırız”

Teksas Arazi Komiseri Dawn Buckingham, Fox News’a verdiği demeçte, önerilen arazinin düz ve inşaata elverişli olduğunu belirterek, “Bu araziye çok kolay bir şekilde bir gözaltı merkezi inşa edebiliriz” dedi.

Arazinin önceki sahibinin bir sınır duvarı inşasına izin vermediği ve emniyet güçlerinin bölgeye erişimini engellediği ifade edildi.

Trump’ın sınır politikalarına destek veren Teksas eyalet yönetimi, başkanın göçmenleri sınır dışı etme planlarına tamamen destek verdiklerini açıkladı. Buckingham, "Bu suçluları ülkemizden göndermek için Trump yönetimiyle tam bir uyum içindeyiz" ifadelerini kullandı.

Demokrat eyaletlerden tepki

Ancak Demokrat valiler tarafından yönetilen California, Arizona ve New Mexico eyaletleri, kitlesel sınır dışı operasyonlarına destek vermeyeceklerini duyurdu.

Trump’ın geçiş dönemi sözcüsü Karoline Leavitt, yaptığı açıklamada, "Trump, sınırı güvence altına almak ve topluluklarını korumak için tüm gücünü seferber edecek" dedi.

Göçmen gözaltı merkezlerinin durumu

Yeni sınır tesislerinin nasıl görüneceği netleşmese de Trump’ın atadığı "sınır sorumlusu" Tom Homan, bu merkezlerin çadır benzeri "yumuşak yapılı" tesisler olabileceğini belirtti.

Hâlihazırda kullanılan göçmen tesisleri arasında Gümrük ve Sınır Koruma tarafından kısa süreli kullanım için tasarlanmış çadır benzeri alanlar ile Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından kullanılan betonarme yapılar bulunuyor.

ICE verilerine göre, şu anda göçmen gözaltı merkezlerinde 38.863 kişi tutuluyor. Bunların 12.000'den fazlası Teksas’taki tesislerde yer alıyor.

Teksas’ın Trump’a sunduğu teklif, ABD’de göç politikaları konusundaki bölünmüşlüğü daha da derinleştirecek gibi görünüyor. Demokratların kontrolündeki şehirler ve eyaletler, federal göçmenlik otoritelerine yardım etmeyi reddederken, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki eyaletler Trump’ın politikalarına destek veriyor.

Göç Politikası Enstitüsü’nden Kathleen Bush-Joseph, bu durumun "kırmızı ve mavi eyaletler arasındaki uçurumu genişletebileceğini" ifade ederek, “Göçmenler mavi eyaletlerde yakalanırsa ve bu eyaletlerde uygun tesisler yoksa, kırmızı eyaletlere nakledilmeleri gerekebilir” dedi.

Filistin, ABD'nin Gazze'deki ateşkes karar tasarısını veto etmesini kınadı

Filistin haber ajansı WAFA'da yer alan Filistin Devlet Başkanlığının açıklamasında, "ABD yönetiminin dördüncü kez veto kullanarak, İsrail'i, Filistin halkına ve Lübnan halkına karşı suçlarını sürdürmeye teşvik ettiği" belirtildi.

ABD vetosunun İsrail'i, uluslararası meşruiyete ve uluslararası hukuka ilişkin tüm kararlara meydan okuma konusunda cesaretlendirdiği ifade edilen açıklamada, BM Güvenlik Konseyi'ne ve üye ülkelere "Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin maruz kaldığı saldırıların, insani felaketin ve kıtlığın önüne geçilmesi için derhal Filistin halkına karşı üzerine düşen sorumluluğu üstlenmesi" çağrısı yapıldı.

Hamas: ABD'nin Gazze karar tasarısını veto etmesi, soykırıma devam edilmesi için teşvik

Hamas, ABD'nin Gazze tasarısını veto etmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Bu veto kararının, "Washington'un Filistin halkını hedef alan saldırılara; çocukların ve kadınların öldürülmesine, Gazze Şeridi'nde sivil yaşamın yok edilmesine doğrudan ortak olmasının yanı sıra soykırım ve etnik temizlik suçlarında İsrail gibi doğrudan sorumlu olduğunu" bir kez daha teyit ettiği belirtildi.

ABD'nin veto kararının "uluslararası toplumun iradesini geçersiz kılan, soykırım ve etnik temizlik faaliyetlerinin devam etmesi için teşvik eden agresif bir tutum" şeklinde değerlendirildi.

Açıklamada, "Acilen ateşkesi, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesini, Filistin halkının Gazze Şeridi'nin kuzeyi başta olmak üzere ABD teşvikiyle aylardır yürütülen saldırılarla İsrail'in yarattığı insani felaketin yansımalarından kurtarılmasını talep eden kararın BMGK'da ABD tarafından veto edilmesini şiddetle kınıyoruz." ifadelerine yer verildi.

Hamas, seçilmiş Washington yönetimine, dediği gibi gerçekten savaşları sonlandırmak, bölgede güvenlik ve istikrar için çaba harcıyorsa bu agresif politikayı sonlandırması çağrısında bulundu.

Uluslararası toplumdan da ABD'nin uluslararası iradeye yönelik bu aşırılığına son vermesini isteyen Hamas, bunun bölgede ve bölge dışında savaş, ölüm, yıkım ve kaostan başka bir şey getirmeyeceğine dikkati çekti.

- ABD'nin 4. kez BMGK'de Gazze'de acil ateşkes talep edilen karar tasarısını veto etmesi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK), Gazze'de acil ateşkes, esirlerin bırakılması ve açlıktan ölümlerin engellenmesi talep edilen karar tasarısı, ABD tarafından 4. kez veto edildi.

15 üyeli BMGK'da 10 seçilmiş üye olan Cezayir, Ekvador, Guyana, Malta, Mozambik, Güney Kore, Sierra Leone, Slovenya ve İsviçre tarafından sunulan karar tasarısı oylamaya sunulmuştu.

ABD'nin 4. kez BMGK'de Gazze'de acil ateşkes talep edilen karar tasarısını veto etmesi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK), Gazze'de acil ateşkes, esirlerin bırakılması ve açlıktan ölümlerin engellenmesi talep edilen karar tasarısı, ABD tarafından 4. kez veto edildi.

15 üyeli BMGK'da, 10 seçilmiş üye olan Cezayir, Ekvador, Guyana, Malta, Mozambik, Güney Kore, Sierra Leone, Japonya, Slovenya ve İsviçre tarafından sunulan karar tasarısı oylamaya sunulmuştu.

ABD karar tasarısını veto etmiş, diğer 14 üye ise tasarı için "evet" oyu kullanmıştı.

Elon Musk'tan hükümet için ilk görev: Evden çalışmaya son verecek

CNN'e konuşan ve tartışmalardan bilgisi olan bir kaynak, kısaltması "DOGE" olan departmandaki tartışmalar hakkında bilgi verdi.

Kaynağa göre, Musk ve Ramaswamy'nin federal çalışanların "gönüllü olarak işten ayrılması için" federal kurumlarda uzaktan çalışmayı derhal sona erdirerek herkese haftanın 5 günü ofise gelmeyi zorunlu kılmayı planladığı açıklandı.

Bu tür bir zorunluluğun, Washington DC'deki kurumların başka yerlere taşınmasıyla birlikte birçok federal çalışanın gönüllü olarak ayrılmasına yol açacağı, bunun da yeni Trump yönetiminin federal iş gücündeki kadroları azaltmasına ve hükümete para tasarrufu sağlamasına yardımcı olacağı iddia edildi.

Söz konusu kaynak, hükümet genelinde uzaktan çalışmanın sonlandırılmasının, "kesinlikle masada" olduğunu ancak bunun federal hükümete ne kadar tasarruf sağlayacağının henüz belirsiz olduğunu ifade etti.

Öte yandan işlerini kaybetmemek için CNN'e ismini vermeden konuşan bazı federal çalışanlar ise ofise gitmeye zorlanmalarının kendilerini daha az üretken yapacağına inandıklarını belirterek, ayrıca evden çalıştıklarında mesai almadan daha fazla saat çalıştıklarına işaret etti.

Uzaktan çalışan 1,3 milyon federal çalışan var

Çalışanların bir kısmı, COVID-19 salgınından sonra geçtikleri 'evden çalışma' düzeninin değiştirilmesi halinde istifa edebileceğini belirtirken, bir kısmı ise ofise geri dönmeye hazır olduklarını kaydetti.

ABD Personel Yönetimi Ofisinden alınan verilere göre, ülkede şu anda uzaktan çalışmasına izin verilen 1,3 milyon federal çalışan bulunuyor.

Her kurum, ihtiyacına göre uzaktan çalışma politikasını kendi belirlediği için tüm federal çalışanların haftada beş gün ofiste olması gerekmiyor.

Donald Trump, Hükümet Verimliliği Departmanının (DOGE) başına atadığı Musk ve Ramaswamy'nin hükümet bürokrasisinin ortadan kaldırılmasının, aşırı düzenlemelerin azaltmasının, savurgan harcamaların kesilmesinin ve federal kurumların yeniden yapılandırılmasının önünü açacağını açıklamıştı.

Trump, yıllık 6,5 trilyon dolarlık hükümet harcamalarındaki büyük israf ve dolandırıcılığı ortadan kaldıracaklarını savunarak, Musk ve Ramaswamy'nin ABD ekonomisini özgürleştirmek ve hükümeti insanlara karşı sorumlu kılmak için birlikte çalışacaklarını belirtmişti.

AB'den "Gazze'deki mağdurların çoğunu çocuklar oluşturuyor" açıklaması

Ürdün Üniversitesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, üniversite tarafından Borrell'e uluslararası siyasetteki rolü nedeniyle fahri doktora unvanı verildi.

Üniversitedeki törende konuşan Borrell, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına işaret ederek, "bunu çocuklara ve onların geleceklerine açılmış bir savaş" olarak nitelendirdi.

"Gazze başta olmak üzere Filistin'deki durum, mağdurların çoğunluğunu çocukların oluşturduğu trajediyi gösteriyor." ifadesini kullanan Borrell, uluslararası insan haklarının apaçık ihlal edilerek her gün onlarca çocuğun öldürüldüğünü hatırlattı.

Borrell, barışın sağlanması için yasa dışı işgallere, katliamlara ve masum insanlara uygulanan açlık politikasına son verilmesi gerektiğini belirterek, bu bağlamda kapsamlı ve tarafsız bir soruşturmanın da son derece önemli olduğunun altını çizdi.

Josep Borrell ayrıca giderek kutuplaşan dünyada ayrılıkçılıkla mücadele edilmesi ve anlayış köprülerinin kurulması çağrısında bulundu.